© Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi

Ressam, Dokumacı ve Çevirmen Nâzım

OTOBİYOGRAFİ
Nâzım Hikmet, 11 Eylül 1961, Doğu Berlin
[…]
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
[…]

Nâzım Hikmet hapishanede boş durmaz, arkadaşı Kemal Tahir’e göre 1943 ile 1950 arasında en önemli eserlerini verir. Fakat sadece şiirle uğraşmaz, resim yapar, fesleğen yetiştirir… Hücresinde “Memo” adını koyduğu bir kanarya besler… Resme ilgisi annesi ressam Celile Hanım’dan miras kalmıştır. Kemal Tahir’e yazdığı bir mektubunda şöyle der:

Bana gelince, bir hayli zamandır işi ressamlığa döktüm, beş seneden beri elime fırça aldığım yoktu, birdenbire ayranım kabardı ve şimdi elimden fırça düşmüyor, hele tabiat resimlerine, nakış elemanına pek merak saldım. Senin anlıyacağın, boyuna resim yapıyorum, yağlı boya, sulu boya, çini mürekkebi, kurşunkalem, tuval üstüne, kontrplak üstüne, kâat üstüne. Yani, yaşlanmakla filan durulmayan huyum, yani bir şeye kendimi verince balıklama dalıvermem, bu sefer resimde kendini gösterdi, resim yapamadığım zaman adeta hastalanıyorum.
Nâzım Hikmet, Kemal Tahir’e Mapushaneden Mektuplar. Adam Yayınları, 5. Basım, 1993. s.350

Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal mahpus dostları arasında, 1941. Bursa
Bursa Cezaevi avlusunda Nâzım Hikmet resim yapıyor.

Biz burada harıl harıl sergiye hazırlanıyoruz. İstanbul’da açılacak olan Yerli Mallar Sergisi’ne bizim tezgâhlar da mal gönderecek. Mucidi şahsen özüm olan ve adını, beraber çalıştığımız ustanın köyüne izafeten, Kaymakçıköy Kumaşı dediğim bir çeşit ve emsali piyasada mevcut olmayan yarı ipek, yarı iplik ince bir gömleklik de bu vesileyle dünya yüzü görecek. Burada daha dokunurken kapış kapış aldılar. Ve ipek memleketi Bursa’nın ipekçi ustaları hayrette kaldılar. Şakayı bırak ama, hakikaten harcıâlem bir ipekli icat ettim. Halis ipeği halis pamukla karıştırıp, ter çekmesi bakımından da faydalı, demokrat bir ipekli çıkarttım. Şu prensip daima doğrudur: Yapılanı iyice bildikten sonra, ona yeni bir şey katmalı, bunun içinde bilgi, zevk ve kafa el ele çalışmalı. Yeni icadımdan yeni bir şiir yazmış kadar memnunum.
Nâzım Hikmet, Piraye’ye Mektuplar. Aktaran: Memet Fuat. Nâzım Hikmet, Yaşamı, Ruhsal Yapısı, Davaları, Tartışmaları, Dünya Görüşü, Şiirinin Gelişmeleri. Adam Yayınları, 5. Basım, 2006, s. 318.

Bursa Cezaevi'nde "Dokumacılar Grubu"yla, 1947.

Bu dönemde, Nâzım Hikmet para kazanmak için gelen çeviri işlerini de reddetmez. Film altyazıları, diyaloglar, operalar, masallar, çevirir. Maddi kaygılarla girdiği bu işlerde de yaratıcılığını gösterir; örneğin, Laurence Olivier’in V. Henry filminin altyazılarını çevirirken Shakespeare’i ölçüye aktarır. Bu çeviriler arasında onun yazarlığına en çok katkıda bulunan Tolstoy’un Harp ve Sulh romanıdır. Hem çeviri üzerine hem de Tolstoy’un romancılığı üzerine derinlemesine düşünme fırsatı bulur. Piraye’ye yazdığı bir mektubunda şöyle der:

Senin sayende ve sırf senin için Tolstoy’u tercüme ettiğimden pek memnunum, umumiyetle tercüme işi ağırıma gitmekle beraber, Tolstoy tercümesinden çok istifade ettiğimi söyleyebilirim. Tolstoy’u ancak böyle, tercüme vesilesiyle üzerinde durduktan sonra bütün büyüklüğü ve dehası ve çocukluğuyla anlayabildim. Zaten ben birçok şeyleri hep senin sayende ve senin için öğrenmişimdir.

26 Şubat 1943

Nâzım Hikmet, Piraye’ye Mektuplar. Aktaran: Memet Fuat. Nâzım Hikmet, Yaşamı, Ruhsal Yapısı, Davaları, Tartışmaları, Dünya Görüşü, Şiirinin Gelişmeleri. Adam Yayınları, 5. Basım, 2006, s. 335.

Nâzım Hikmet. Sıra Bekleyen Hastalar. Bursa. Tuval üzerine yağlı boya. 46 x 25cm.
Nâzım Hikmet, otoportre.
Nâzım Hikmet. Bursa. 1941. Tuval üzerine yağlı boya. 28 x 25cm.

Bursa Cezaevi

ÖNCEKİ

Cezaevi Dostlukları: Orhan Kemal

SONRAKİ
naziminhikayesi