© Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi

Barış Savunucusu

Nâzım Hikmet ömrünün son on yılında sürekli seyahat eder. Sofya’da yönetim ile Bulgaristan Türkleri arasında arabuluculuk yapar; Viyana’da yapılan Dünya Barış Kongresi’ne katılır, Aragon, Neruda, Joliot-Curie, Amado gibi isimlerle tanışır; Prag’da Uluslararası Barış Ödülü’nü alır; Dünya Barış Konseyi’nin toplantısı için Pekin’e gider; Berlin’de Kore Savaşı’na karşı düzenlenen toplantıya katılır.

Yolculukları sırasında kalp hastalığı kendini hissettirmeye başlar. Bir süre hastanede yatar, ancak 1952 sonunda Dünya Barış Konseyi’nin yönetici kadrosuna girdiği için Viyana, Stockholm, Berlin, Prag, Budapeşte, Helsinki gibi şehirlere yolculukları sürer. Sağlığı çok elvermese de vazgeçmediği bu yolculuklar Kafkaslardan Küba’ya, Paris’ten Varşova’ya çok geniş bir coğrafyaya yayılır.

İlk resmi gezisini 1951 Ağustos’unda Doğu Almanya’nın başkenti Berlin’e yapar.

Moskova’ya 29 Haziran 1951’de ulaşan şair, Ağustos’ta, Fadeyev’le birlikte, Berlin’deki Dünya Gençlik Festivali’ne katıldı. Dünyanın dört bir yanından gelmiş, çeşitli ırklardan, çeşitli soylardan, çeşitli uluslardan, çeşitli dilleri konuşan gencecik insanlar Berlin’i bir çiçek bahçesine dönüştürmüşlerdi. Yıllarca cezaevinden kendileri için şiirler söylemiş şairi sırtlarından indirmediler.

Tutulduk çiçek yağmuruna:
kırmızı, beyaz, mavi, sarı,
gülleri, karanfilleri, kınaları
hepsinin de en tazesi, en dostu, en güzeli.
Ve sesler:
güneşli bir kumsalda sevinçle yuvarlanan
dalgaların uğultusu…

Memet Fuat. Nâzım Hikmet, Yaşamı, Ruhsal Yapısı, Davaları, Tartışmaları, Dünya Görüşü, Şiirinin Gelişmeleri. 5. Baskı. Adam Yayınları, 2006. 585.

Eylül 1951’de Bulgaristan Komünist Partisi’nin davetlisi olarak komünizmi benimsemeyen Türk köylülerini ikna etmek üzere Bulgaristan’a gider. Zor bir görevle karşı karşıyadır. Bir yanda ideallerine bağlı olduğu komünizm, öte yanda dillerini ve kültürlerini tehdit altında hisseden Türk köylüsü vardır. Dört gün içinde yirmi köy dolaşıp on binlerce insana seslenir, köylülere eğitimin ve kooperatiflerin önemini vurgular, Bulgar Komünist Partisi’ne de Türkçe radyo yayınları ve anadilde eğitim konusunda önerilerde bulunur.

Gerçekten de Sofya’ya dönünce, görüştüğü parti ve hükümet yetkililerine şu nasihatta bulunur.
– Bu sorunu çözmek, Türk halkının burada sizlerle beraber kardeşçe yaşamasını istiyorsanız:
1- Onların dillerine, dinlerine saygı gösteriniz.
2- Onlar için Türkçe dersler veren okullar açınız.
3- Bu okullar için öğretmen okullarında öğretmen yetiştiriniz.
4- Onlar için Türkçe gazete, dergi, kitap vs. yayımlayınız.
5- Radyoda, Türkçe yayınlara ve Türk şarkılarına önem veriniz.
Falan filân…
Bulgar parti ve hükümeti, Nâzım’ın bu tavsiyelerini ciddiye aldı. O zaman köylerde Türk okulları açtı. Türkçe gazete ve dergiler çıkardı, Türk öğretmeni yetiştiren özel okullar kurdu, üniversitede Türkler için kurslar açtı, Türklerin kendi aralarında kültür eylemlerinde bulunmak üzere müzik, dans, tiyatro grupları kurmalarını teşvik etti. Türkler de yavaş yavaş yatıştılar. Çoğu geri dönüp yerlerine yerleştiler.

Sertel, Zekeriya. Nâzım Hikmet’in Son Yılları. Milliyet Yayınları, 1978. 47-48

1-6 Kasım 1951 tarihlerinde Viyana’da düzenlenen Dünya Barış Konseyi’ne katılır. Burada yıllar önce öldürüldüğünü sandığı, “Jokond ile Si-Ya-U” şiirine ilham veren KUTV’dan arkadaşı Emi Siao ile karşılaşır, Aragon, Pablo Neruda, Frédéric Joliot-Curie, George Amado gibi şair ve yazarlarla tanışır. Zekeriya Sertel, kongrede yaşananları şöyle anlatır:

Kongre binasına girince büyük bir kalabalıkla karşılaştım. Ortada büyük bir çalışma görülüyordu. Salona girince bir köşede kongreye katılan büyüklerden bazılarının oturup konuştuklarını gördüm. Aralarında Sovyet yazarı İlya Ehrenburg, Güney Amerika şairlerinden Pablo Neruda, Brezilyalı ünlü yazar ve Nâzım vardı. Nâzım beni görür görmez yerinden fırladı, sarmaştık. Beni arkadaşlarına tanıttı. Pablo Neruda elimi sıkarken,
– Nâzım’a dikkat edin, dedi. Biz bu adamın yanında şair bile sayılmayız. Oysa Neruda uluslararası ün kazanmış bir şairdi. Nâzım az zamanda kendisini tanıtıvermişti. Burada kendi ortamı içindeydi. Mutluydu. Neşeliydi. Yeni bir âleme girmişti ve bu âlem onun âlemiydi. Ayrıca barış için çalışmanın, uluslararası eylemlere katılmanın zevkini duyuyordu. Biraz oturduk, sonra elimden tutarak beni kaldırdı,
– Aman buradan çıkalım, dedi. Karşıda bir kahve var, orada oturup rahat konuşalım.

Sertel, Zekeriya. Nâzım Hikmet’in Son Yılları. Milliyet Yayınları, 1978. 36-37

Nâzım Hikmet git gide bozulan sağlığına rağmen dünyada barışın tesis edilmesi ve nükleer felaketlerin önüne geçmek için uluslararası toplantılara katılır, bu mücadelede etkin olarak rol alır. Bu dönemde yazdığı “Kız Çocuğu”, “Japon Balıkçısı” gibi şiirleri nükleer karşıtı mücadelenin dünya çapında simgeleri olur.

KIZ ÇOCUĞU
Nâzım Hikmet, 1956
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
.
Hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
Albüm
Murat Germen & Cafer Türkmen Arşivi
Nâzım Hikmet’in albümü, fotoğraf sanatçısı ve akademisyen Murat Germen’in, Cafer Türkmen ile birlikte özel teknikler kullanarak sayısal ortama aktardığı fotoğraflardan oluşmaktadır. Germen’in özel izniyle kullanılan fotoğraflar telif hakkına tabidir.
Azeri tiyatrocu ve şair Cafer Cabbarlı'nın evindeki bir davette. Bakü, 1950'li yıllar.
Cecile ve Krystyna Żywulska ile. Varşova, Polonya.
Prag, 1954.
Uluslararası İşbirliği ve Silahsızlanma Kongresi'nde, Stockholm, 16-22 Temmuz 1958.
Stockholm, 1958.
Stockholm, 1958.
Soldan Sağa: Yusuf Erşahin, Nâzım Hikmet, Lütfi Özkök, İlhan Koman. Stockholm, Temmuz 1958.
Taşkent, 1958.
Stockholm, Aralık 1961.
Stockholm, Aralık 1961.
Dünya Barış Konseyi'nin 10. yıl dönümü toplantısında. 8-13 Mayıs Stockholm, 1959.
Floransa, Kasım-Aralık 1962.
Kahire, Şubat 1962.

Vatandaşlıktan Çıkarılması

ÖNCEKİ

Galina

SONRAKİ
naziminhikayesi