İki şair silah altına alınmayı beklerken öğretmen olarak Bolu’ya tayin edilirler. Nâzım Hikmet annesine yazdığı mektupta Bolu’daki günleri şöyle anlatır:
Talih bizi çok uzaklara attı. Ben Anadolu’nun bir köşesinde, sen Avrupa’nın bir köşesinde, aramızda karlı dağlar ve denizler var. Fakat her vakit seninle dolu ve her vakit yanındayım. Burada muntazam bir hayat geçiriyorum. Biz Vâlâ ile birlikteyiz. Üç odalı güzel bir evimiz var. Ben Bolu Sultanisi’ne (lisesine) muallim oldum. Evimiz mektebe gayet yakın. Arkadaşımdan çok memnunum. Bana bir kardeş, bir ağabey gibi bakıyor. Bilirsin ki ben biraz dağınık, hesabını bilmez bir adamım. O bütün ev işlerine bakıyor, masrafı idare ediyor. Sevgili babacığımla da sık sık mektuplaşıyoruz… “Nâzım’ın annesine yazdığı mektup”, Hıfzı Topuz. Hava Kurşun Gibi Ağır. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2011. s.37
O tarihte Bolu’da gergin bir ortam vardır. Ancak orada sol kültürü çok iyi bilen yeni bir arkadaş edinirler: Ziya Hilmi adlı ağır ceza reisi ile ortak ev tutup birlikte yaşamaya başlarlar. Nâzım Hikmet oyunlar ve şiirler yazmakta, bir yandan da Ziya Hilmi’den Marx’ın, Lenin’in düşüncelerini dinlemektedir.