© Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi

Bahriyeli Nâzım

Nâzım Hikmet Nişantaşı Sultanisi’nin üçüncü sınıfındayken, evlerine ziyarete gelen aile dostları Cemal Paşa, şairliğe merak salan bu gencin bir şiirini dinlemek ister. “Bir Bahriyeli’nin Ağzından” şiirindeki duygudan çok etkilenen Cemal Paşa, ailesine Nâzım Hikmet’i Bahriye Mektebi’ne yazdırmayı teklif eder ve böylece Nâzım Hikmet, 1915 yılında Cemal Paşa’nın aracılığıyla Heybeliada Bahriye Mektebi’nde okumaya başlar.

Ertesi yıl, Nâzım Hikmet’in bir şiiri ilk kez bir dergide yayımlanacaktır. “Hâlâ Servilerde Ağlıyorlar mı?” şiiri 3 Ekim 1918’de Yeni Mecmua’da yayımlanır.

1915 Heybeliada. İstanbul Askeri Deniz Lisesi
HÂLÂ SERVİLERDE AĞLIYORLAR MI?
Nâzım Hikmet, 3 Ekim 1918
Bir inilti duydum serviliklerde
Dedim: Burada da ağlayan var mı?
Yoksa tek başına bu kuytu yerde,
Eski bir sevgiyi anan rüzgâr mı?
Gözlere inerken siyah örtüler,
Umardım ki artık ölenler güler,
Yoksa hayatında sevmiş ölüler,
Hâlâ servilerde ağlıyorlar mı?

17 yaşında galiba ilk şiirim basıldı. Yani ‘Serviliklerde’, yani mezarlıklarda ağlayan, hayatında sevmiş ölüler üstüne idi. Yahya Kemal düzeltmişti birçok yerini. Sonra kızlara tutuldum. Şiir yazdım. Sonra Antant devletleri İstanbul’u işgal etti. Onlara karşı ve Anadolu savaşını tutan şiirler yazdım. Vicdan nedir, namus nedir, falan diye düşündüm, şiirler yazdım. Ama artık dilim temizce idi. Ve hece vezniyle de doğru dürüst kafiyelerle yazmasını da öğrenmiştim.
Babayev, Ekber. Nâzım Hikmet Kendi Şiirini Anlatıyor, Nâzım Hikmet Konuşmalar. Adam Yayınları, s173

Nâzım Hikmet’in Bahriye Mektebi’ndeki tarih öğretmeni ve aile dostları Yahya Kemal, yıllar sonra bu şiir için şöyle diyecektir:

Nâzım’ın ilk intişar eden (yayımlanan) şiiri budur. Fakat bu şiiri ben o kadar çok tashih ettim ki âdeta yeni baştan yazdığımı söyleyebilirim. Kendisi ritmi benden öğrendiğini her zaman itiraf etmiştir. Fakat Nâzım Hikmet şair değildir. Şiirleri şiirden ziyade hitabete benzer; daha doğrusu hitabettir.
18 Kasım 1958, “Yahya Kemal ile sohbetler”, Cumhuriyet, 7.

Nâzım Hikmet ile Yahya Kemal şiiri arasında nasıl bir ilişki vardır?
Olcay Akyıldız
Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Olcay Akyıldız, Yahya Kemal ile Nâzım Hikmet arasındaki edebi ve kişisel ilişkiyi inceliyor.

Harold Bloom’a göre şairler, kendinden önceki kuşaktaki şairleri, yani “babalarını”, bir biçimde öldürmek ya da onların şiirlerini yaratıcı biçimde yorumlamak zorundadır ki kendilerine alan açabilsin. Nâzım Hikmet’in yaptığı biraz bu; Yahya Kemal şiiriyle ilişkisini görünmez kılıyor. Bir yandan putları yıkıyoruz kampanyaları yapan, geçmişe ait pek çok şeye itiraz eden bir çıkışı var. Sonra geleneğe dönüşü, geleneği dönüştürerek kullanması da var.

Nâzım Hikmet Bahriye Mektebi’ni 1919’da bitirdikten sonra, Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak atanır. Ancak kış aylarında gece nöbeti tutarken dondurucu ayazda üşüyünce, zatülcenbe yakalanır. İki ay boyunca Deniz Hastanesi Başhekimi Şinasi Paşa’nın gözetiminde hastanede tedavi görür. Hastane sonrası iki ay boyunca da evde dinlenme izni verilen Nâzım Hikmet’in hâlâ iyileşmediği görülünce, 17 Mayıs 1921’de kaydı silinir.

Bahriyeli Nâzım Hikmet
Belge
Deniz Kuvvetleri Arşivi
5 Ocak 2015’te Şükrü Küçükşahin, Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan yazısında Genelkurmay Başkanlığı’nın Nâzım Hikmet’in Harbiye’den ayrılmasına ilişkin yeni bilgi ve belgeleri kendisine ulaştırdığını belirtir. Belgeye göre Nâzım Hikmet çürüğe çıkarılmamış devamsızlıktan kaydı silinmiş görünmektedir.
Kaynağı incelemek için tıklayınız

1920’de, Mütareke İstanbul’unun karamsar ortamında, Kitap, Alemdar, Ümit gibi gazete ve dergilerde direniş duygularını yansıtan şiirler yayımlayacaktır.

ÖKSÜZLÜK
Nâzım Hikmet, Altıncı Kitap, Temmuz 1336/1920
Sahillerden açılan balık sandalları var…
Tâ baş taraflarında yakılan ateşlerin
Durgun suda alevden sallanan dalları var.
Yükseldi uzaklaşan sandallardan bir şarkı…
Bu, son bir hıçkırıktır, bir elemdir ki derin
Matemiyle anıyor yıkılan yüce Şarkı.
Pul pul parıldıyorken ayın altında deniz,
Arkamdan sesi geldi ufka dalan eşlerin…
Bu ilkbahar gecesi yalnız benim kimsesiz.
Kimsesiz, son matemin yaşıyan yâdıyım;
Bir ah bile demeden can veren yiğitlerin
Yollarını gözleyen illerin evlâdıyım!
Şimdi tâ uzaklara, Şarka dönerken yüzüm,
Anladım ki zavallı yurdumun acısını
Duymayan bu beldede kimsesizim, öksüzüm!

İlk Şiirleri

ÖNCEKİ

Serbest Nâzım

SONRAKİ
2. BÖLÜM’E DEVAM EDİN
naziminhikayesi