© Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi

Moskova’da Üniversite Yılları ve İlk Evlilik

Nâzım Hikmet ile Vâlâ Nurettin Bolu’da yeterince etkin olmadıklarını düşünerek devrimin olduğu topraklara gitmeye karar verirler. Batum’a geçerler. 1922 yılında Moskova’da Komintern bünyesinde eğitim veren Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi (KUTV) hazırlık sınıfına kaydolurlar. Bu sırada Muhittin Birgen ve kızı Nüzhet de Moskova’dadırlar ve Nâzım Hikmet, Nüzhet ile kısa bir evlilik yapar.

Batum. 1921. Saime Göksu & Edward Timms Arşivi.
KUTV, Moskova. 1922. Saime Göksu & Edward Timms Arşivi.

Nâzım Hikmet için bu yeni ortam hem dünya görüşü hem de edebiyat anlayışı bakımından sarsıcı sonuçlara yol açar. Saime Göksu ve Edward Timms tarafından kaleme alınan Romantik Komünist kitabının önsözünde Yevgeni Yevtuşenko, Nâzım Hikmet’in 1921 yılında Rusya’da nasıl bir ortama geldiğini şu sözlerle anlatıyor:

1921 Moskova
1921 Moskova

Peygamber çiçeği mavisi Rus gözleri ve kızıl saçlarıyla 19 yaşındaki Türk delikanlısı, 1921 yılında Sovyet Rusya’ya ilk kez ayak bastığında, her ne kadar İç Savaş nedeniyle çoktan kana bulanmış olsa da, bir ülkü diyarına gelmişti. Chagall hâlâ propaganda gösterileri için dekorlar hazırlıyor; Maleviç, Rodçenko, Larionov, Gonçarova, Filonov, Falk ve Lentulov gibi avangard sanatçılar sergiler açıyor; Mayakovski şiir okuyan bir Eyfel Kulesi gibi bütün meydanlarda gürlüyor ve koca göbekli burjuvaları devrimin acımasız süngüsünün ucuna geçirilmiş halde gösteren propaganda posterleri asıyor; Ayzenştayn Potemkin Zırhlısı’nda, o gün bugündür bir sürü filmde hoplaya zıplaya aşağı inmeye devam eden bir bebek arabasını Odessa’daki merdivenlerden aşağı itiyor; İsadora Duncan çıplak ayaklarına yapışan ayçekirdeği kabuklarını görmezden gelmeye çalışarak Kızıl Ordu askerleri için dans ediyor; devrimin büyük tiyatro yönetmeni Meyerhold, çok geçmeden Lubyanka’nın kana bulanmış bodrumlarında hortumla dövüleceğini aklına bile getirmeden, yeri göğü sarsan oyunlarını sahneliyordu.
Yevgeni Yevtuşenko. “Oyuncu Müthiş Ama Oyun Berbat”. Yevtuşenko’dan aktaran Romantik Komünist. YKY, 2011. s16-17

Nâzım Hikmet Ekim Devrimi’nin baharında Rus fütürist ve konstrüktivistlerinden etkilenir; serbest şiiri ve basamaklı dizeleri denediği ilk şiirlerini bu yıllarda yazar; bazılarını İstanbul’da Şefik Hüsnü tarafından çıkarılan Aydınlık dergisinde yayımlar.

21 Ocak 1924’de Lenin ölünce üniversite öğrencileriyle birlikte tabutunun başında nöbet tutar ve onun için uzun bir şiir yazar.

USTAMIZIN ÖLÜMÜ
Nâzım Hikmet, 1924
Nâzım Hikmet. Bütün Şiirleri. YKY: İstanbul. 2015. s.2071
[…]
Ölüm
protoplazmanın ataletidir!
Fakat
bugün
her
proleter,
yarın
yarınki sınıfsız cemiyette her yeni doğan çocuk
bulacak kendi maddesinde Lenin’in şuurunu!
Öldü büyük ustamız,
öl-dü.
Lakin arkasında kolu bağlı bırakmadı bizi.
Bize sanatın sırrını öğretip öldü.
Tamamlayacağız
şaheserimizi!
Image
Nâzım Hikmet'in Batum'daki siyasi faaliyetleri ve KUTV'ya gidişi
Erden Akbulut
Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) yöneticisi, çevirmen, araştırmacı-yazar Erden Akbulut, Nâzım Hikmet’in siyasi faaliyetlerini arşivlerde tespit ettiği belgeler eşliğinde anlatıyor.
Nâzım'ın Hikâyesi Videoları

1921 yılı Ocak ayı, Nâzım’la Vâlâ Nurettin’in Batum’a geçtiği tarih. Aynı zamanda Türkiye Komünist Partisi’ni 1920 Eylül’ünde Bakü’de kurmuş olan Mustafa Suphi ve arkadaşlarının, Aralık sonunda Kars üzerinden Türkiye’ye giriş tarihiyle çakışıyor. Bu partinin kurucusu olan Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve on beş arkadaşı 28-29 Ocak 1921’de Karadeniz’de hayatlarını verirken, Nâzım’la Vâlâ komünizme yelken açıyorlar. Böyle bir de tarihsel, trajik buluşma var.

Soldan Sağa: İsmail Hakkı, Ethem Nejat, Mustafa Suphi

Aklımda fikrimde Suphilerin öldürülmesi. Beni Batum’a getiren vapur, Sürmene açıklarından geçerken karşı kıyılara baktım. Yeşil tepeler, kumsal, ağaran evcikler. Bizim Karadeniz kıyılarından bir kıyı. Suphilerin motoru geceleyin geldi bu kıyıların önüne ve pır pır eden ışık parçacıklarını gördüler yalnız. Belki de görmediler. Belki de buram buram kar yağıyordu. Deniz durgun muydu, dalgalı mı? Motorun tayfası, teknelerindeki yolcuların öldürüleceklerini biliyordu. Bunu bile bile, sanki hiçbir şey olmayacakmış gibi konuştular mı onlarla? Belki onlara tütün ikram ettiler, belki cigaralarından yaktılar cigaralarını. Suphiler neler konuştu kendi aralarında? Öldürüleceklerini getirmediler mi akıllarına?
Nâzım Hikmet. Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim. Adam Yayınları, 6. Basım, 1993. s.69

Bolu'da Öğretmenlik

ÖNCEKİ

Beşiktaş’ta TKP Kongresi, İzmir’de Kuduz Kuşkusu

SONRAKİ
naziminhikayesi