© Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi

Memleketimden İnsan Manzaraları

Nâzım Hikmet başyapıtı kabul edilen Memleketimden İnsan Manzaraları ’nı 1939’da İstanbul’da yazmaya başlamıştır. Bu tarihi, eserin başında eşi Piraye Hanım’a yazdığı ithaftaki “939’da İstanbul’da tevkifanede başlanıp/…………. biten bu kitap/ona ithaf edilmiştir.” dizelerinden öğreniriz. Memleketimden İnsan Manzaraları Türkiye’de ilk kez yazılışından ve hatta şairin ölümünden yıllar sonra, 1966-1967 arasında beş cilt olarak De Yayınevi tarafından yayımlanmıştır.

Memleketimden İnsan Manzaraları, alıntı
Seslendiren: Burak Davutoğlu
Ses Tasarımı: Göksenin Göksel
Görsel: Memleketimden İnsan Manzaraları kitabının 1966-1967 yıllarında De Yayınevi tarafından yapılan beş ciltlik ilk baskısının kapağından bir kesit.
Nâzım'ın Hikâyesi Soundcloud hesabı

Nâzım Hikmet’in adeta bir hayat projesi olarak tasarladığı Memleketimden İnsan Manzaraları yazıldığı dönemde yakın tarihin panoraması sayılabilecek bir eserdir. 1908’den 1945’e, II. Meşrutiyet’ten II. Dünya Savaşı’nın sonuna uzanan bir zaman diliminde 200’e yakın karakterin hikâyesini anlatan 20.000 dizeden oluşur. Düzyazı, şiir ve senaryo tekniklerinin iç içe kullanıldığı metin, ne şiir, ne roman, ne öykü sayılır. Bu anlamda bütün bunların bir aradalığından oluşan başka bir türü örnekler. Erkan Irmak Kayıp Destanın İzinde   adlı kitabında bu yönüyle eseri modern epik olarak tanımlar.

Image
Memleketimden İnsan Manzaraları neyi anlatır?
Erkan Irmak
Akademisyen Erkan Irmak, Nâzım Hikmet’in en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Memleketimden İnsan Manzaraları‘nın yazılış sürecini, içerik ve biçiminin katmanlarını ve Nâzım Hikmet’in hayatındaki olayların metni ne yönlerden etkilediğini anlatıyor.
Nâzım'ın Hikâyesi Videoları

Memet Fuat’a yazdığı bir mektupta [Nâzım Hikmet şöyle] söyler: ‘Ben [Memleketimden İnsan Manzaraları’nı] eğer düz yazı olarak yazsaydım’, ki Gogol’un Ölü Canlar’ına çok göz kırpar o mektuplarda, ‘otuz cilt yazmam gerekirdi, otuz kitapta ancak bu kadar insanı anlatabilirdim. Ama şiirin ya mısra yapısının böyle bir imkânı var ve onu kullanarak bu kadar insanın hayatına değebildim.’, der. Ki bence de öyledir. Kitap bittiğinde hakikaten böyle üstünüzden epeyce kalabalık bir güruhun geçip gittiğini görürsünüz ve sizlerde izi de kalır pek çoğunun. Tek bir mısrayla bazen, bazen de siz o hayatı devam ettirirsiniz kafanızda.

Eserin ilk baskısının ardından yazdığı “Memleketimden İnsan Manzaraları Üstüne Notlar” da Ahmet Oktay, Manzaralar’ı ve Nâzım Hikmet’i hem geleneksel şiirden hem de dönemin imgeci şiirinden bambaşka bir yere yerleştirir. Ona göre tarihe, olguya, gözleme dayanan bu şiir, hem açıkça anlatır, hem de anlatmadıklarını sezdirir. Kitaptaki bireyler, somut dünyanın içinde ve somut dünyayla ilişki halindeki sıradan insanlardır. Böylece bir kez daha “Onlar” Nedim Gürsel’in deyişiyle “tarihin öznesi” olarak edebiyat eserinin merkezine yerleşirler. Bu özneler “Haydarpaşa Garında 1941 baharında saat on beş”te merdivenlerin üzerinde duran Galip Usta gibi “Zayıf./Korkak.” sıradan dertleri olan insanlardır. Anlatının merkezinde iki tren vardır. İki ayrı mekân ve iki ayrı zaman paralel olarak anlatılır. Ve kitap bu iki ayrı mekânı birleştiren Haydarpaşa Garı’nda başlar. Bu iki trenin bir başka özelliği de farklı sınıflardan insanları taşımalarıdır.

Nâzım Hikmet, Kemal Tahir'e mektubunda ``Manzaralar``ı anlatıyor
Seslendiren: Sinan Divrik
Ses Tasarımı: Göksenin Göksel
Görsel: Bursa Cezaevi, 1941. Murat Germen & Cafer Türkmen Arşivi.
Nâzım'ın Hikâyesi Soundcloud hesabı

Eserlerini çerçeve hikâyelerle açmayı, kendi metinlerine göndermeler yapmayı bir anlatı tekniği olarak kullanan Nâzım Hikmet, “Kuvâyi Milliye Destanı”nı da bu kitabın içerisine böyle bir oyunla yerleştirir. Trenin yemekli vagonunda çalışan garson Mustafa cebinden sarı yapraklı bir defter çıkarır, bu defteri mapusta yatan bir adamın yazdığını söyler ve defteri okumaya başlar. Köroğlu Destanı’na benzettiği metin “Onlar” şiiriyle açılır ve böylece “Kuvâyi Milliye Destanı”, arasına Manzaralar’dan giren parçalarla burada yeniden yazılmış olur.

Image
Kuvâyi Milliye, Memleketimden İnsan Manzaraları içinde nasıl yeniden konumlandırıldı?
Erkan Irmak
Akademisyen Erkan Irmak, Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaları‘nın içine yerleştirdiği Kuvâyi Milliye Destanı‘nda ne gibi değişiklikler yaptığını anlatıyor.
Nâzım'ın Hikâyesi Videoları

Memleketimden İnsan Manzaraları’nda, Nâzım Hikmet Kuvâyi Milliye’yi yeniden konumlandırırken, üç şeyi aynı anda yapar. Bunlardan bir tanesi daha keskin olandır. Başlangıç sonuç hariç toplam sekiz bölümden oluşan Kuvâyi Milliye’nin, Nutuk’la, dolayısıyla resmi tarihle, dolayısıyla Atatürk’ün çizdiği perspektifle ilişkilenen, bundan yola çıkmış iki bölümü, tümüyle dışarıda bırakır. […] İkinci adımda kimi kısımları içinden cımbızla çekerek ayırır. […] Birinde bir başkomutanın üzerinden şekillenen bir savaş varken, diğerinde neferlerin gayretiyle ilerleyen bir savaşa dönüşmüş olur [metin, örneğin]. […] Üçüncü yaptığı ve bence bütün metnin algısını değiştirdiği şeyse şudur: Kuvâyi Milliye’deki karakterleri, Memleketimden İnsan Manzaraları’nda yaşatmaya devam eder.

Kuvâyi Milliye Destanı

ÖNCEKİ

Açlık Grevi

SONRAKİ
naziminhikayesi